Fikrin en fiyakalısını buluruz.
Bulduğumuzu en afilisinden üretir, yoku var ederiz.
Son sürat sahaya süreriz. Zira saha bizim evimiz, en iyi olduğumuz yerimiz.
Sahada ekipçe canavara döneriz.
Mesela sadece bir roadshow’da, dünyanın ekseni etrafında 4 defa dönecek kadar yol yapar (160.000 KM), üst üste dizildiğinde Mezosfer’e ulaşacak kadar ürün satabiliriz! (71 KM)
Türkiye’deki tüm hanelerin %6’sı bizi tanır. Kapıdan kapıya pazarlamada dur durak bilmeyiz!
İstersek İstanbul’un sayısız çöp kovasını eş zamanlı olarak konuşturacak ambient uygulamaya yazarız adımızı, istersek Beyaz atlı prensimiz ile ürün dağıtarak gerilla aktiviteler tarihine...
Açık havada da gür sesle konuşur, sosyal medyada yayılırız. Viral ile içli dışlıyız.
Mecra seçmeden dokunduğumuz her işin hakkını verir, yeri gelir dijital kampanyamızla neredeyse Recep İvedik kadar izleniriz! (6 milyon organik izlenme) Yeri gelir kendimiz yazıp, kendimiz çektiğimiz TV Advertorial’ı ile milyonlara erişiriz.
Satış noktalarını avucumuzun içi gibi bilir, gerektiğinde hepsini markanın podyumu haline getiririz. Örneğin yeri geldiğinde mağaza içerisinde 18 tane Boğaz Köprüsü uzunluğunda ürünü teşhir ederek hem lansmanını hem satışını yapar üstüne de dünya rekorları kitabına gireriz.
360 derece klişesinin mensubu değiliz, becerikliyiz diyelim.
Event, ATL, BTL, Dijital, Gerilla, Ambient, D2D, Viral, PR bizim dünyamızın tamamı... Özetle bizim dünyamızın 4’te 3’ü renklerle kaplı.